Bu Blogda Ara

22 Ekim 2010 Cuma

bitmeyen sakızın aşkına

şahitsiz bir cinayetin
ayazından düşüyorum
masumiyetinin secdesine
kızlık zarından iffetine barbut yuvarlayan
şeytanın apış arasındaki
cehennemi tükürüğüyle söndüren
mahallenin popüler kızı

-içten dışa dıştan içe-

İşveli şaraba küfür taşırken
yağmalandı kervanımız
bilge yosmaların
ağızlarında yuvarladıkları
bitmeyen sakızın aşkına
rutubette pembeleştirilmiş sevişmelerin
püf noktalarını sor bana

-ama dokunma-

hastaları ile yatan bir
veteriner masalından
düşüyorum yosma bir hikayenin
uçurumlarından başka bir bedene

19 Ekim 2010 Salı

oryantalist aşkın ruh hali...

gece çıplakken tenimde
ölü gölgeler sek sek oynarken kaldırımlarda
tüm aşklara tecavüz edildi
bastırılan iki çıplak teselli gibi

-mavi sevişmelere
at bedenini-

beyaz kağıtlarda kelimelerle seviştim
anı defterimdeki resmini boyarken
zamansız duygu patlamaları yaşarım
aşk soylu bir düzüşme
eylemini gerçekleştirirken

-sıyrık gülüşler
yatağımın başucunda-

kim sevişirdi yalnızlığıyla böyle
herşey ayyuka çıktı
ağız kenarlarında kurumuş spermlerle
bedene bürünmüş

-tek gecelik fermuar aşklar

13 Ekim 2010 Çarşamba

kimi zaman bir cenin kadar çaresiz kaldık...

zihnime bır takım şeyler fısıldanıyor
hiçbir şeye aldırmayan bir şeyler var içimde
bedenim tahliyesini istiyorken
başıboş bir hayvan gibi

-ruhumdan gelen haykırış-

buzun altında kısılı kaldı
insanların yüzleri kırılıp dağılıyor
kendi aykırılığında

-aşkın acıya
dönen gölgesi-

hissetmek zorunda olduğun
bir şeylere uzanıyorsun
hiç olmadık bir zamanda
hiç olmadık bir yerde

dokunur elin tüylü dudaklara
aşk sözcükleri dökülür
esrik ve sarhoş

-ağlamaklı bir kadının-

iç çamaşırı kadar beyazdım
bu gece yüreğimdeki seni
kanı çekilmiş dudakların
ihtirasına sunacağım

-hafif meşrep notalarla-

karanlığın hışırtısı
yeni yetme hüzünlere gebe
diyetimi kendi kendime ödüyorum
ergenliğimin fahişelerini özlüyorum

-dokunuyorsun dokunuyorum
ve
utangaç bir fahişe oluyor gece-

The End

bir ressamın tuvalinden
üstü açık bir utanç yanaşıyor yanıma
İki el bir dil zevkinde

-sen gidince-

gece dokunurken çıplak tenime
utangaç bir gecenin bacak arasında
ağzımda şımarık çocuk çikleti

-terkediş sahnelerinden kalma-

bir depresyon sonrası
dolaşıyorum kelimelerin arasında
koğuşundan kaçıyor dilim
kimse dokunmasın bana

-benim oyuncaklarım kelimeler-

biraz daha uzaklaşıyorsun içimden
bense sevişiyorum seninle
üstümüze düşmüş kelimeler
okeye dönüyordu

-bakire yüreğim-

narsist ruhunla oynaşmak...

yağmur damlaları camımla oynaşırken
elimde fırça herşeyi kırmızıya boyadım
tek kişilik bir yatakta
aşk süsü verilmiş bir yalnızlık

-siyah gece-

beynimde muamma
paragraf gölgesinde
kimse bilmez
yatağımdan çıkmadı gölge yüz

-ulumaya en müsaitken-

ıslanıyorum anne
sessizliğin mührü altında
göbek bağımdan hayatım sızıyor
rüzgar misali vururken kayalıklarıma

-bir boşalma seansı-

düşlerim dört yanımda
çirkinleşiveriyor
bomboş dar sokaklarda
sensizlik hırpalarken bedenimi

-merhametim kaldırım
sürtükleri gibi -

30 Eylül 2010 Perşembe

Elimde fırça herşeyi kırmızıya boyadım

gözlerinden seçtiğim yıldızlar
dilimde gizlenen kıvılcımlar
akşamın kör karanlıgından
sabahın gün atımına dek

-kırıyorum yönümü
yalnızlığa-

gece başlıyor dudağımda
dudaklarımı ısıtırmısın
kiraz kırmızısı dudaklarında
kelimeler kadar oynak
heceler kadar kıvrak
kötümser rüyalar iç çekiştiriyor

-uykularımda-

senin adımların gidiyor
saat kadranımda
zamana bakmak istemiyorum
silsile duygularımla eylemdeyim

-sevmekle sidik kokan
nefret arası-


sıfırlanan dolara endeksli
sevgiler seyrederken gözlerinde
dokun bana son bir kez
kıvrımlarımda yol alsın
hissiz parmakların

-intihar et içimde
bakire yüreğimin ilk sevgilisi-

öyle sıradan bir an'ın

hecelenirken dilde sözcükler
bakire hayat geceye satılıyor
bedenimin ağır tonunda
dilinin ıslaklığıyla
tarife gelmez

-yalancı sözcükler-

senli duygularım seviştikçe
en mahrem düşünceler içindeyken
deklanşör sonrası fılaşın parlamasından
arda kalan yüzünü çizdim her yere

-utansın çıplaklığından
sözlerim dokundukça-

tüm düşlerimin vesikası işleniyor
bir parantezin içinde
bir keman taksimi eşliğinde

-kırık bir plak gibi-

biz aşkın şiddetine esir olmuş
kör ebe oynuyoduk

-intihar gölgesinde-