Bu Blogda Ara

19 Temmuz 2010 Pazartesi

umumi tuvaletlerin kapı arkasına yazıyorum seni

Uyuşturucu dolu kanımla bakıyorum
Çaresiz seyredeceğim bana veda bakışını
Gecenin ilerlemiş saati
Çarpık düşüncelerimi
Rahibe cümlelerle empozeleyişim
İzmarit kokulu bir sakal telinde
Fahişe kırmızısı bir ruj lekesi
Sudaki görüntülerin sesi beynimim içinde
Acının her türlüsüne alıştım

-sensizliğin krizine alışamadım-

Sanal uyuşturucuyla yalnızlıklardan sıyrılan
Ağlama isterikleri arasına sıkışık yüreğim
İçtiğim cigaranın tadı yok
Dudaklarının tadı karışmadığında
İhtiraslarımın ağında boğuldum
Boğuldum hayatın dalgalarına çarparken
Oysa ki nasıl kandırmışlardı çocukluğumu

Dudaklarındaki kırmızı renkli rujundan
Karanlık siyah rujuna terfi ettim
Gölgemmi ruhsuz yoksa sahibi
Göbek kordonundan kopmaya hazır
Sabırsız bebek güzelliğinde
Jelatine sarılmış tozum elimde

Bir kısmını seninle
Bir kısmını hayalinle geçirmek

Ne kadar derin kazsamda yalnızlığımı
Sahile vurmuş bir şişe amonyak gibi
Nefesinin kulağımda yansımasını bekliyorum

Biraz uyku biraz gözyaşı
Geçiçi uyuşturucu etkisi
Esrar tadı kadar
Uyuşturucuya morfine eroin'e
Kısaca herşeye alıştım

-sensizliğin krizine alışamadım-

Gece kişisel komplolar üretirken
Hüznüm yalnızlığımın kara bulutlarında gizlidir
İki bacak arasındaki orospuluktan başka
Beni ben yapan senmişsin
Anladığımda dünya kayboldu içimde
Bende senin içinde kayboldum
Şimdilerde yalnızlığınla oynayan bir çocuk gibiyim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder